Yurt dışında yüksek lisans serimizin bu bölümünde, Boston’da Kimya Mühendisliği doktorası yapan Ebru Ece Gülşan var! Ece, lisanstan mezun olduktan sonra yüksek lisansı atlayıp direk doktora programına başladı. Hem moleküler biyoloji ve genetik değil kimya mühendisliği çıkışlı olup mikrobiyota üzerine çalışmasından dolayı, hem de doktora yaptığı için farklı bir bakış açısı verebileceğini düşünüyorum.
Şu an hangi okulda ve bölümde doktora yapıyorsun? Programının linkini paylaşabilir misin?
Tufts University – PhD in Chemical and Biological Engineering (CHBE)
Departman linki: https://engineering.tufts.edu/chbe/
Program linki: https://engineering.tufts.edu/chbe/prospective/phd
Araştırma grubumun linki: https://sites.tufts.edu/tme2/current-members/

Neden yurt dışına gittin? Türkiye’de istediğin konuyu çalışan biri olsaydı kalır mıydın? Bildiğin kadarıyla yurt dışı ve Türkiye’deki doktora eğitimlerini karşılaştırabilir misin?
Ben Boğaziçi Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği bölümünü bitirdim, uzmanlığımı da Proses Mühendisliği alanında aldım. Bu dönemde de yarı-zamanlı ve tam-zamanlı olarak hep eğitimimle paralel sektörlerde çalıştım. Türkiye’deki çoğu endüstrinin ArGe (R&D) bölümlerinin yeterince bütçelendirilmediği hepimizin bildiği bir gerçek. Burada ne kadar kapsamlı bir eğitim almış olursanız olun bu eğitimi kullanma şansınız çok az. İyi bir kimya mühendisi bence her türlü sorunun üstesinden gelebilir ve çalıştığı alan ne olursa olsun kendini gösterip sivrilebilir, ama eğer gerçekten “kimya mühendisliği” yapmak istiyorsanız Türkiye bunun yeri değil.
Fark ettiğim bir diğer şey şuydu ki kimya mühendisliği gerçekten sınırları olmayan bir alan ve aldığım eğitim beni istediğim yerlere taşıyabilecek alt yapıyı bana kazandırmış. Ben Proses Mühendisliği alanından ziyade kariyerimi biyoteknoloji alanında yönlendirmek istedim. Biyoteknolojinin dünyada iki tane Mekke’si var: biri Boston, öbürüyse San Diego. Boston’ın güzel yanıysa burada elinizi sallasanız doktora öğrencisine çarpması. Eğitim seviyesi çok yüksek ve etrafınızdaki herkes medeni, entelektüel ve ilginç insanlar.
Soruna cevap vereyim: Türkiye’deki lisans eğitimi ile Boston’daki lisans eğitimi arasında dağlar kadar fark var, ama Türkiye’nin doktora eğitimi nasıl bilmiyorum. Ama Türkiye’de de benzer eğitimi alacağımı bilsem bile yine de Boston’a gelmeyi tercih ederdim, çünkü burada eğitimimi kullanabileceğim bir endüstri, bilim insanını destekleyen işveren ve eğitimi önemseyen bir toplum var.
Doktora yaptığın okulu neye göre seçtin? Şehir/ülke seçerek mi ilerledin yoksa okulun ünü veya eğitimi iyi olduğu için direk okul mu seçtin?
Boston’a daha önce Boğaziçi’ndeyken değişim öğrencisi olarak gitmiştim ve çok sevmiştim. İlk defa kendimi gerçekten ait hissettiğim bir şehirdi Boston benim için. Şehre olan hayranlığımla ilgili saatlerce konuşabilirim ama kısacası benim tercih yaparken aklımdaki bir numaralı kriter Boston’a geri dönebilmekti. Şansıma Tufts’a kabul aldım ve şu an hiç tahmin bile edemeyeceğim bir yerdeyim.
Okulları ve programları bulmak için hangi web sitelerini kullandın?
Ben yıllardır ilgi duyduğum alanlardaki akademik gelişmeleri takip ederim. Bu da bana hangi okulun hangi bölümlerinin ne tarz makaleler yayınladığıyla ilgili aşağı yukarı bilgi veriyordu zaten. Başvuru zamanı gelince de dönüp bakmak zor olmadı.
Okula genel bir başvuru yapıp okuldan mı kabul aldın yoksa önce hocayla anlaşıp hoca mı senin okula alınmanı istedi?
Genel başvuru. Tabi öncesinde her hocayı tek tek e-mail yağmuruna tutmuştum, hiçbiri cevap vermemişti gerçi. Ama okulun ilk günü hepsi beni bulup sıcak bir şekilde karşıladılar ve e-mail’imi aldıklarından bahsettiler. Anlayacağınız hocaları e-mail ile “rahatsız etmek”ten zarar gelmez. Kendinizi tanıtmaktan çekinmeyin. Cevap vermeseler de okuyorlar ve bu sayede akıllarında yer ediyorsunuz.

Başvurudaki en önemli şey sence ne? Referans mektupları mı, motivasyon mektubu mu, not ortalaması mı, yoksa tecrübe mi?
Bu soruya değişik bir cevabım var. Bence en önemli şey sizin ilgi duyduğunuz araştırma konuları ile başvurduğunuz departmanın ilgi duyduğu araştırma konularının örtüşmesi. Atıyorum 4.0 ortalama yapmışsınızdır, GRE’nin Quantitative bölümünden 170 almışsınızdır, üstüne kimya mühendisliği ile fizik çift anadal yapıp kuantum alanında uzmanlaşıp ödülleri toplamışsınızdır, bizim bölüme giremezsiniz. Çünkü bizim departmanda kimse kuantum çalışmıyor.
Ama ortalamanın üstü bir öğrenciyseniz, lisans hayatınızda sağda solda kendinizi bir şekilde göstermişseniz, ne istediğinizi biliyorsanız, beslenme ve mikrobiyota alanlarına çok ilgi duyuyorsanız ama ne olduklarıyla ilgili pek de bir bilginiz yoksa, bizim departmana girmek için çok yüksek şansınız var. Çünkü benim üniversitemde ve Boston’da en çok önemsenen araştırma konusu “bağırsak mikrobiyotası” ve bu konuda kendinizi geliştirmek isterseniz sayısız kaynak var. Bunları motivasyon mektubunuzda dile getirmeniz gerekiyor tabii. Ama şunu da unutmayın ki komitenin motivasyon mektubunuzu okuması için öncelikle onlara iyi bir GPA ve GRE/GMAT skoru ile gitmeniz gerek.
Sence “iyi” bir CV’de aradıkları şeyler neler? Ders dışı aktiviteler, kulüpler vb ne kadar etkili?
Okuldan okula değişir. Tufts, öğrencilerinin “quirky” olmasıyla övünür. Farklı, çok yönlü, sağlam kişilikli ve geniş görüşlü. Bu nedenle yeni öğrenci alırken bu klasmana uygun öğrenciler seçmeye çalışır. Bence benim bu okula girebilmemdeki en önemli etken ders dışı aktivitelerimin çok olmasıydı. Not ortalamam ve GRE skorum yüksekti evet, ama mükemmel değildi. Daha önce hiç araştırma geçmişim yoktu. Ama zamanında Kanada’da bir programda Türkiye’yi temsil etmiş, Norveç’te yoga eğitmenliği yapmış, İtalya’da şarap eğitimi almış, uluslararası firmaların düzenlediği vaka çalışmalarında şampiyonluk kazanmıştım. Bunların hepsini motivasyon mektubuma ve CV’me tek tek yazdım ve sanırım bu sayede komitede “bu kız bunları yaptıysa doktorayı da yapabilir” hissi uyandırdım. Tabi daha doktorayı bitirebilecek miyim orası belli değil…
Lisans hayatında yaptığın stajlardan bahseder misin? Sana katkısı, etkisi neler oldu? Hem araştırma anlamında hem iş disiplini için neler öğrendin?
Lise hayatımda 3 büyük firmada staj yaptım. Biri Şişecam’da ArGe yaz stajıydı. Biri Procter & Gamble’da üretim stajıydı (tam zamanlı yaz ve sonrasında yarı zamanlı devam ettim). Sonuncusu ise yarı zamanlı Nielsen’de yaptığım analistlik/danışmanlık stajıydı. Toplamda 2 senelik iş tecrübem vardı ve hiçbirinin akademiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Ama bence bu stajların bana etkisi belli başlı programlama araçlarına hakimiyet sağlaması, zaman yönetimini bana öğretmesi, insan ilişkilerimi güçlendirmesi ve kurumsal yaşamı bana tanıtması oldu. Teknik olarak öğrendiğim hiçbir şeyi şuan kullanmıyorum ama az önce saydığım her şey doktora hayatının temel taşları.
Sence seni neden kabul ettiler? Tek bir sebep söyleyecek olsan ne derdin?
Potansiyel. Doktora yapmak demek neredeyse çoğu insanın umurunda bile olmayan bir problemi alıp 5 yıl boyunca o probleme bir çözüm bulmaya çalışmak demek ve 5 yılın sonunda da elle tutulur bir çözüm bulabileceğiniz garanti değil. Bu nedenle bence komite, adaylarda adanmışlık, kararlık, ne istediğini bilme ve problem çözmede “deep-diving” alışkanlığı görmek istiyor.
Başvuru sürecinde ya da lisansta pişman olduğun bir şey var mı, şunu yapsaydım ya da yapmasaydım dediğin?
Keşke lisansta daha fazla programlama öğrenseymişim. Machine Learning, multivariate statistics ve Artificial Intelligence burada her araştırmanın temel taşı. Alanınız ne olursa olsun Python, R, SQL, MATLAB gibi araçları artık Office programları kullanır gibi kullanmanız bekleniyor. Big Data çağında yaşıyoruz. Bunların hepsini burada öğrenmek zorunda kalmak ve çoğu kişiden onlarca adım geride başlamak halihazırda zor olan doktora sürecine ekstra bir psikolojik zorluk ekliyor.
Eğer girdiysen GRE ve TOEFL hakkında önerin var mı?
Çalışmadan girmeyin. Zaten dolar olmuş kaç, ne gerek var çalışmadan girip parayı çar çur etmeye? Bakın motivasyon mektubunuz, referanslarınız ne kadar iyi olursa olsun, bu sınavlardan aldığınız skorlar düşükse ilk eliminasyonu geçemezsiniz ve bu mektupları kimse okumaz.

Lisanstaki araştırmalarınla aynı konuda mı doktora yapıyorsun? Değilse kabul almaktaki motivasyonun neydi, nasıl ikna ettin?
Lisansta katalizör çalışıyordum, şu an metabolizma mühendisliği ile uğraşıyorum. Ne olduğunu merak ediyorsanız yukarıda verdiğim linkte detaylar var. Benim bölümüm rotasyona ve değişime açık bir bölüm, o yüzden kolayca alan değiştirebildim. Şu da var ki lisansta yaptığımız araştırmalar aslında çok yüzeysel. Kimse lisansta hayatını adamak istediği konuda araştırma yapabilecek kadar şanslı değil. Bu nedenle geçmiş araştırma deneyimlerinizin sizi kısıtlamasına izin vermeyin. Okullar da bunun farkında.
Araştırma geçmişi olan insanları tercih etmelerinin tek nedeni bu insanların “akademik araştırma”nın ne demek olduğunu bilmesi ve buna rağmen doktora yapmak istemeleri. Köprüden gözü bağlı atlamıyorlar yani. Neyi istediğinizi bildiğiniz ve kendinizi geliştirmeye niyetli olduğunuz takdirde istediğiniz her kapıyı açabilirsiniz.
Doktoradan sonra planın ne? İş hayatı mı düşünüyorsun, bulunduğun yerde ne gibi iş imkanları var, yoksa akademiye mi devam edeceksin?
Araştırma yapmayı çok seviyorum, ama bir o kadar da zorlanıyorum. Boston’da benim alanımdaki doktora mezunlarına sayısız iş olanağı var. Önümdeki yol uzun, kararlarım nasıl şekillenecek birlikte göreceğiz.
Doktora öğrencisinin hayatı nasıl geçiyor? Çalışma saatleri, koşulları, maddi durumlar nasıl?
Yoğun. İş yükü gerçekten çok fazla. Her gün kendimi daha fazla şaşırtıyorum sorumluluklarımın karşısında. Hem ders alıp, hem asistanlık yapıp, hem araştırma yürütüp, hem yayın çıkarıp hem de alt dönemlere mentörlük etmek çok yorucu. Ben bir şeye kolay kolay zor demeyen biriyim. Bence Boğaziçi’nde kimya mühendisliği çok da zor bir bölüm değildi. Boston’da kimya mühendisliği doktorası yapmak hayatımda yaptığım en zor şey.
Maddi durumlar okula, kabul alış şartlarınıza ve şehre göre değişir ama ben bölümümün finans alanında bize adil davrandığını düşünüyorum. Öyle aman aman çılgın paralar kazanmıyoruz ama parayı ve zamanı yönetmeyi bilirseniz şahane bir hayat sürdürebilirsiniz bence. Her gün dışarıda yemek yiyemezsiniz belki ama her hafta sonu kayağa gidebilirsiniz mesela. Önceliklerinizi iyi belirleyip haftanızı önceden planladığınız takdirde bence doktora hayatıyla ilgili anlatılan hurafelere inanmanız için hiçbir sebep yok.
Burs bulabildin mi? Burssuz yaşanır mı? Okuldan maaş ya da hocandan hibe alıyor musun?
Ben okula tam burslu girdim. Okul masraflarım ve sağlık sigortam okul tarafından karşılanıyor. Bir de maaş alıyorum.
Burssuz bence yaşanmaz. Boston’da kiralar çok yüksek. Bir de soğuk olduğu için ısınma çok pahalı. Nereden baksanız aylık $1000 eve veriyorsunuz. Onu geçtim doktora ücretleri yıllık $50,000’dan aşağı değil. Sağlık sigortası $10,000. Kur bu civarda seyrettiği müddetçe bence çok sürdürülebilir değil.

Vize sürecin hakkında bilgi verebilir misin? Bazen okulların ve bursların son başvuru tarihleri farklı oluyormuş. Ne kadar süre önce okula ve bursa başvurmalıyız?
Burslarla ilgili bir bilgim yok. Vize sürecinde ise Amerika’ya gidilecekse F-1 / J-1 vizeleri için okul sponsorluğu gerektiğinden gidilecek okul sizi yönlendiriyor.
Bunlar dışında eklemek istediğin bir şey var mı?
İyi şanslar! Eğer sorularınız olursa bana instagram hesabımdan (@ecegulsan) veya e-mail ([email protected]) yoluyla ulaşabilirsiniz. Umarım her şey istediğiniz gibi olur.
Ece’ye çok teşekkür ediyor, doktorasında başarılar diliyorum <3
Serinin diğer yazıları:
LMU Münih’te Yüksek Lisans
KU Leuven’de Yüksek Lisans
Bonn Üniversitesi’nde Yüksek Lisans
3 yorum
Comments are closed.