Teşhis İçin Halktan Yardım Alınır mı?: Diagnosis

Diagnosis yani Teşhis, bir türlü teşhis konulamayan hastaların öykülerini geniş kitlelere yayarak, kesin bir teşhis konması için birsürü fikir alınmasını anlatıyor. Dizi 7 bölümden oluşuyor ve her bir bölümde farklı bir hastanın sorununu çözmeye çalışıyorlar.

Karakterlerin kendisi ile tanışıyoruz, aileleri ve arkadaşları ile yapılan ropörtajları izliyoruz. Doktor Lisa Sanders bu hastaların hikayelerini gazete köşesinde yayınlıyor ve doktorundan gazetecisine, hatta benzer semptomları yaşayan çok farklı kişilerin fikri alınıyor ve bir nevi “halk” doğru teşhisi koymuş oluyor.  

Angel’ın Gizemini Çözmek  

İlk bölüm neredeyse on yıldır ağrı çeken Angel ile başlıyor. Bacaklarından çenesine kadar doktorların “sebebini bilmiyoruz” dedikleri türden ve lisedeyken yaptığı bütün sporları tek tek bırakmasına sebep olacak, hatta sabahları yataktan çıkmasını bile engelleyecek türden ağrılar bunlar. Arkadaşları ile kahkaha atmayı, oyun oynamayı seven biriyken bazen konuşurken bile ağrısı oluyormuş.  

Benim aklıma direk fibromiyalji geldi ama Angel daha sonra idrarının renginin de tuhaflaştığından bahsediyor. MS ya da otoimmün bir hastalık olduğunu düşünmüşler ama onlar da değilmiş. Yapılan her test ile “acaba ağrının sebebi bu mu” diyip hepsinde “üzgünüm, bu da değil” cevabı almak çok zor ve ümit kırıcı olsa gerek. Angel, aylarca sebebi bilinmeyen bir ağrı çeken biri olarak seni çok iyi anlıyorum. Ağrı kesiciler ile ağrıyla mücadele edebiliyorsunuz ama “neden normal değilim, neden herkes gibi koşup gülemiyorum” düşüncesi gerçekten insanı bir yerden sonra delirtiyor.  

Yale’deki bir doktor, New York Times gazetesinde yazmasının avantajını kullanıp köşesinde Angel’ı anlatıp “sizce neyi olabilir” diye okuyucularına soruyor ve halk da tıpkı bir dedektif gibi sorunu çözmeye çalışıyor. Bu arada yapılan testlerde kas proteini kreatin kinaz seviyesi Angel’ın kanında çok yükseliyor, protein böbreklerinden kanına süzülüyormuş. Ama sonuçta bu bir teşhis değil bir sonuç, onun kaslarını eriten bir şey buna sebep oluyor.  

Angel New York Times’da yayınlandıktan sonra dünyanın dört bir yanından yorumlar geliyor : metabolik hastalıklar, yağ asidi oksidasyonu ile ilgili bir sorun, Lyme hastalığı, enfeksiyon, genetik hastalıklar… En son ise cpt2 enzim eksikliği olduğu düşünülüyor. Doktorun en beğendiği yanıt ise metabolik miyopati. En popüler yanıt McArdle hastalığı, yani glikojeni glukoza dönüştürememe.  

İtalya’dan cevap veren bir tip öğrencisi Angel’a bazı metabolik testlerin yapılmasını öneriyor ve Angel ile sevgilisi, son bir umut ile İtalya’ya gidiyorlar. Muhtemel hastalıklara ait, metabolizmasını inceleyen kan testlerinin negatif çıkmasından sonra doktorlar Angel’ın bütün genomunu incelemeye karar veriyorlar.

İki ay sonra sonuçlar çıkıyor ve bir teşhis koymayı başarıyorlar. Spoiler olmaması için teşhisi söylemeyeceğim ?   Diziyle ilgili en güzel noktalardan biri, insanı “acaba teşhis koyabilecekler mi” diye heyecanlandırıp bir gizem havası yaratması dışında, insanların hastalıklar yüzünden hayatlarının ne kadar etkilendiğini gösterip sağlık sisteminin bazen ne kadar da yetersiz kalabildiğinin bir kanıtı olması.

Dizinin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.

Serinin diğer yazıları için:

The Mind Explained: Hafıza

Yaratıcılığın Altın Anahtarı : Yaratıcı Beyin