İstanbulda yaşayıp da hafta sonu kendinizi İstanbulda değil de çok uzaklarda, farklı bir kültürde yaşıyormuş gibi hissetmek için en doğru tercih kesinlikle BALAT!
Bu hafta sonu her yerde denk gelemediğimiz cumbalı evleri, camlardan sarkan çamaşır ipleri, rengarenk binaları ve “fotoğrafçıları” ile bizim ilgi alanımız, Roman halkının ise kendi mahallesi olan Balata gittim. Giderken Balatın sadece Fener Rum Lisesi ve eski evlerden oluştuğunu düşünüyordum ama ara sokaklara daldıkça ne kadar gizli bir yer olduğunu fark ettim.
Fener otobüs durağında inip karşıya geçtikten hemen sonra sizi rengarenk kapıların olduğu bir sokak karşılıyor. Tatlı, canlı, inanılmaz sevimlilikte bu kapılar normalde bir evin dışını süslüyor.
Adres: Camcı Çeşmesi Yokuşu

Yokuştan çıkıp sağa dönünce Balattaki meşhur grafiti önündeki kafelerin olduğu sokağa giriyoruz. Buradan sola dönüp yokuş çıkmaya devam ederseniz Fener Rum Lisesi’ne varırsınız. Yol üzerinde de Instagramdaki bütün Balat fotoğraflarının öncüsü binayı görürsünüz.
Kafe Adres: Vodina Caddesi
Bina Adres: Sancaktar Yokuşu


Yokuşu çıkınca karşınıza tüm ihtişamıyla Fener Rum Lisesi çıkıyor. Şu an hala MEBe bağlı olarak çalışıyormuş ve ülkedeki ilk yabancı dil eğitimi burada verilmiş. Ayrıca havadan bakıldığında kollarını açmış kuş görünümü varmış.
Adres: Sancaktar Yokuşu

Lisenin arkasından dolaşıp sağdan aşağı inerseniz beş dakika sonra gözünüze renkli renkli binalar takılacak, daha da yaklaşın ve İstanbuldaki en güzel sokaktasınız! Her biri farklı renk binaların oluşturduğu bu küçük sokak daha ne kadar şirin olabilir bilmiyorum.
Adres: Usturumca Sokak

Renkli evlerden sağa dönüp dümdüz yürüdüğünüzde ise yolun sonundan sola dönerseniz karşınıza bir neslin unutamadığı dizi Cennet Mahallesinin çekildiği sokak çıkıyor. Pembenin yaşadığı kırmızı ev sarıya boyanmış ama Yunusunki hala aynı 🙂
Adres: Kiremit Caddesi / Çorbacı Çeşmesi Sokağı

Sağdan ilerleyince yol Balatın daha mahalle-çarşı kısımlarına gidiyor, oralarda gezip görmek adına çok fazla bir şey yok bence. Soluklanmak için de Vodinadaki kafelere ya da daha çarşı kısmındaki Olmadık Projeler Atölyesine oturabilirsiniz. Ya da biraz gözünüz karaysa, mahalleden yukarı çıkıp çocukların sokaklarda oyun oynamasını, yerel halkın camdan cama muhabbet etmesini izleyebilirsiniz 🙂
Eğer siz de buraya gelip sinagog ya da patrikhane gezmek istemiyorsanız, bizim izlediğimiz bu rotayı izleyebilirsiniz. Bol bol fotoğraf çekeceğinizi de varsayarsak, 2 saat hem gezmeye hem de soluklanmaya yeter diye düşünüyorum.